Sayfalar

24 Aralık 2013 Salı

Kripto Yahudi ve Masonların Osmanlı Devleti'ni yıkmak için kurdukları gizli cemiyet; İttihâd ve Terakkî

Kripto Yahudi ve Masonların Osmanlı Devleti'ni  yıkmak için kurdukları gizli cemiyet; İttihâd ve Terakkî
Kripto Yahudi ve Masonların Osmanlı Devleti'ni  yıkmak için kurdukları gizli cemiyet; İttihâd ve Terakkî


Önce gizli cemiyet olarak kurulan, ikinci Meşrûtiyetin ilânından sonra siyâsî fırka hâlini alan topluluk. Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın dağılmakta olan Osmanlı Devleti’ni toparlaması, güçlendirip ilerletmesi; başta İngiltere olmak üzere batılı devletleri yeni plânlar hazırlamağa, Abdülhamîd Han’ı tahttan uzaklaştırmak için teşebbüslerde bulundurmaya sevketti. Bunun için Osmanlı hâkimiyeti altında asırlardır huzur, refah ve güven içinde yaşayan gayr-i müslim ve Türk olmayan unsurları devlete karşı defalarca kışkırttılar. Avrupa’da meydana gelen ilmî ve teknik gelişmeleri öğrenmek ve tâkib etmekle vazîfeli gönderilen, fakat Osmanlı Devleti’nin birliğini bozmaya yönelik Avrupaî fikirlerin etkisinde kalan kimseler de Avrupa devletleriyle elbirliği ettiler. Gayr-i müslim ve Türk olmayan unsurlarla, sözde okumuş aydın kimseler, millet ve devlet düşmanlarının kurdukları tuzakların farkına varan ve karşı tedbirler alan sultan İkinci Abdülhamîd Han’ı tahttan indirmek ve bu suretle gayelerine ulaşmak için yurt içinde ve yurt dışında çeşitli gizli cemiyetler kurdular. Çıkardıkları gazetelerle Osmanlı Devleti’nin ve sultan Abdülhamîd Han’ın aleyhinde neşriyat yaptılar.


Bunlardan biri de 21 Mayıs 1889’da İstanbul’da İttihâd-ı Osmânî adıyla kurulan daha sonra İttihâd ve Terakkî adını alan gizli cemiyettir.

22 Aralık 2013 Pazar

Bütün yönleriyle Enver Paşa meselesi

Bütün yönleriyle Enver Paşa meselesi
Bütün yönleriyle Enver Paşa meselesi



"Orduyu gençleştirmek bahanesiyle, tecrübeli, yüksek rütbeli, dînini ve vatanını seven 1200 erkân-ı harb (kurmay) ve zâbitânı (subayı) emekliye ayırdılar. Böylece ordu içindeki İttihâd ve Terakkî’ye karşı olan vatan perver subaylar tasfiye edildi. Enver Paşa orduyu Alman sistemine göre teşkilâtlandırdı. Önemli askerî dâirelerinin başına Alman subaylarını getirerek seferberlik plânları hazırlattı."

****

ENVER PAŞA

Osmanlı Devleti’nin son yıllarında devlet idaresine hâkim olan İttihâd ve Terakkî partisi ileri gelenlerinden. Asker ve devlet adamı. Babası nâfia teknisyeni Ahmed Bey, annesi Dilara Hanım’dır. 1881’de İstanbul’da doğdu. 1922’de Türkistan’da öldürüldü.

İstanbul’da başladığı ilk tahsilini, babasının Manastır’a tâyini üzerine orada tamamladı. 1894’de Manastır Askerî Rüşdiyesi’ni, 1894’de Soğukçeşme Askerî İdâdîsi’ni ve 1899’da da Harb Okulu’nu bitirdi. 1902’de Harb Akademisi’nden kurmay yüzbaşı rütbesiyle me’zun oldu ve merkezi Selânik’de bulunan üçüncü orduya tâyin edildi. Makedonya’nın çeşitli yerlerinde ortaya çıkan bölücü çete ve eşkıyayı tâkib etmekle vazifelendirildi. 1905’de kolağası, bir sene sonra da binbaşı rütbelerine terfî ettirildi. Bu sırada, gizli bir ihtilâl derneği olan Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ne girdi.

Asker olmasına rağmen İttihâd ve Terakkî cemiyetine de girerek siyâsetle uğraşmaya başladı. Bu sırada Talat Bey ile tanışarak cemiyette faal rol aldı. Selanik merkez komutanı ve aynı zamanda eniştesi olan miralay Nâzım Bey’in yaralanması hâdisesine karışmasından sonra Selanik’ten kaçarak Tikveş’e gitti.

Atıf Kamçıl’ın, ittihatçıları tâkib için İstanbul’dan gelen müşir Şemsi Paşa’yı vurmasını plânladı. Kısa zamanda ittihâdçı hareketin başına geçirildi. Talat Bey’in sürgüne gönderilmesine karşı çıktı. Müfettiş-i umûmî Hüseyin Hilmi Paşa’yı bu emri uygulamaktan vaz geçirdi. Çete kurarak dağlara çıktı. Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın tahttan indirilmesi ve meşrûtiyetin tekrar ilân edilmesi için İttihâd ve Terakkî cemiyetinin çıkardığı karışıklık ve mücâdelelere kolağası Niyâzî Bey ve bâzı diğer subaylarla birlikte katıldı.

10 Temmuz 1908’de İkinci Meşrûtiyet îlân edilip, 1876 Kânûn-i esâsîsi yürürlüğe konulunca, Enver bey, İstanbul’a döndü ve hürriyet kahramanı olarak karşılandı. Bir müddet Makedonya umûmî müfettişliği yaptıktan sonra, 1909’da Berlin askerî ateşeliğine tâyin edilerek merkezden uzaklaştırıldı. Alman imparatoru Wilhelm-II’den yakın ilgi ve iltifat gördü. Enver Paşa’nın bu yıllarda başlayan Alman hayranlığı, sonraki yıllarda taassup hâlini aldı. 31 Mart vak’ası üzerine İstanbul’a dönen Enver Bey, sultan İkinci Abdülhamîd Han’ı tahttan indirmek üzere Selanik’ten İstanbul’a gelen Hareket ordusuna katıldı. Abdülhamîd Han’ın hal’ edilişinde aktif rol oynadı.

-Video- Sarıkamış cephesinde yaşanan faciada askerlerimiz neler çektiler. İzleyin! İzletin!

Kendini dünyanın tek vazgeçilmezi zan eden, bütün dünya kendi merkezi etrafında dönüyor zan eden, hırsları, bencilliği, dik kafalılığı, egosu yüzünden hem kendini hem de memleketi ve milyonlarca Müslümanı perişan eden biri o...

İmkan bulsa ülkeyi bir Enverland'a - Enveristan'a çevirebilecek kadar "Ben, ben, ben, beeeen!"diye hareket eden biri...

Ne Sabetayistti, ne haindi, ne masondu, ne de kripto Yahudiydi. Ne felakete sebep olduysa hep o nefsine mağlubiyeti yüzünde oldu.

En azından cephede vuruşa vuruşa öldü. Ama olan da bu memlekete oldu...

Sarıkamış faciası, Enver'in sebep olduğu en büyük facialardan biri...
Bu belgeselde de Sarıkamış cephesine Yemen gibi bir ülkeden, Yemen gibi bir iklimden gönderilen ve doğru düzgün elbisesi, potini bile olmayan askerlerimizin neler çekmiş olabileceğine dair canlandırmalar yapılıyor. İzleyin! İzletin!

Parça: 1


Sarıkamış Harekâtı

Sarıkamış Harekâtı
Sarıkamış Harekâtı

Birinci Dünyâ savaşı içinde Kafkas cephesinde Türk-Rus muhârebelerinin Sarıkamış yakınlarında geçen ilk safhası. Enver Paşa’nın sırf Kafkas fâtihi ünvânını kazanmak için gerçekleştirdiği bu harekâtta büyük çoğunluğu soğukdan donan 90.000’den fazla, subay, astsubay ve er şehîd oldu.

İttihâd ve Terakkî komitesine mensup üç-dört kişinin, başta hudutsuz bir ikbâl hırsından başka his ve meziyeti bulunmayan Enver Paşa olmak üzere, Talât ve Cemâl paşaların cehalet, gaflet, hattâ hıyanet kelimeleriyle anlatılabilecek korkunç mâcerâperestlik ve hamâkatleri netîcesinde; koca imparatorluk, dünyâ denizlerine hâkim büyük devletler dururken, Orta Avrupa’da sıkışıp kalmış olan Almanya ve Avusturya yanında ümitsiz bir şekilde savaşa sokulmuştu.

Savaşa girişin bu ilk safhasından sonra, sıra Alman ordularının çeşitli cephelerdeki yükünü azaltmaya gelmişti. İngilizlerin çok az bir kuvvetle ellerinde tuttukları Mısır’ı fethetmekle Cemâl Paşa vazifelendirildi. Yapılan bu hareketle Almanlara karşı savaşacak külliyetli mikdârdaki İngiliz askeri bölgeye çekildi. İngilizlerin kuvvetle tahkim ettikleri Süveyş’e şuursuzca saldırılarak binlerce müslüman evlâdı heba edildi (Bkz. Kanal harekâtı).

Kafkas cephesinde ise, ilk tecâvüz Ruslar tarafından vâkî oldu. 31 Ekim 1914’de Doğu Bâyezîd’in şimal hududundan saldıran Rus kuvvetleri, sonra Kars’dan hareket ederek 1 Kasım 1914’de Türk hududunu geçip Pasin ve Eleşkirt’e doğru ilerlediler. 6 Kasım 1914’de ilk Türk-Rus karşılaşması oldu. Kanlı çarpışmalar sonunda Ruslar püskürtülerek Köprüköy muhârebesi kazanıldı. 11 Kasım’dan 19 Kasım’a kadar mukabil Türk taarruzlarıyla Ruslar Azap köyü muhârebesini de kaybettiler. Ancak cephane yokluğu, şiddetli soğuk yanında, askerin donanımının yetersizliği gibi sebepler düşman kuvvetlerinin takibine fırsat vermiyordu. 

Bu güne değin en çok tıklanılanlar